Özel Hayatın Gizliliğini İhlal (TCK 134) ve Kişisel Veri Suçları Arasındaki Ayrımın Örnek Yargıtay Kararları ve Şemalarla Açıklanması:
Yargıtay'ın, KVKK'nın yürürlüğe girmesinden önceki kararlarında, bir fiilin hem özel hayatın gizliliğini ihlal hem de kişisel verilerin hukuka aykırı işlenmesi suçlarını oluşturması durumunda, normların içtimaı açısından genel norm-özel norm ilişkisi çerçevesinde bir değerlendirme yaptığı görülmektedir. Bu yaklaşımda, öncelikle fiilin TCK 134. maddesi kapsamında özel hayatın gizliliğini ihlal edip etmediği incelenmekte; eğer bu tespit edilirse, TCK 135. maddesindeki kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi suçu ayrıca değerlendirilmeyebilmektedir.
Normların içtimaı konusunda, görünüşte içtima kavramı önem arz etmektedir. Görünüşte içtima kapsamında olan durumlarda, normlar arasında bir öncelik ilişkisi kurularak, failin fiiline yalnızca bir normun uygulanması gerektiği sonucuna varılır. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu ve TCK 135-140 arasında düzenlenen kişisel veri suçları, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hakkını korumaya yöneliktir. Bu nedenle, özel normun genel norma göre öncelikli olarak uygulanması gerektiği kabul edilir. Örneğin, bir fiil hem TCK 134. maddeyi (özel hayatın gizliliğini ihlal) hem de TCK 135. maddeyi (kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi) ihlal ediyor gibi görünse de, eğer esasen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendiriliyorsa, yalnızca TCK 134. madde uygulanır.
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun (KVKK) 17. maddesi, kişisel verilere ilişkin suçlar bakımından Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 135 ila 140. maddelerinin uygulanacağını belirtmektedir:
“Kişisel verilere ilişkin suçlar bakımından 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 135 ila 140 ıncı madde hükümleri uygulanır.” (KVKK 17/1)
KVKK'nın 17. maddesindeki atıf hükmü, kişisel verilere ilişkin suçlar bakımından TCK'nın 135 ila 140. maddelerinin uygulanacağını açıkça belirleyerek, bu alandaki cezai sorumluluğu netleştirmektedir. Bu düzenleme, Yargıtay'ın önceki içtihatlarında benimsediği genel norm-özel norm ayrımını ve görünüşte içtima kurallarına göre hangi normun uygulanacağının tespit edilmesini ortadan kaldırmaktadır.
Uygulamada yaşanan karışıklıkların temeli de bu noktadan kaynaklanmaktadır.
KVKK öncesinde işlenen bir fiil ile özel hayatın gizliliğini ihlal ve kişisel veri suçlarının görünüşte birleştiği bir durum meydana geldiğinde, özel normun önceliği gereği TCK 134. madde uygulanarak hüküm kurulmakta idi. Ancak KVKK 17. maddesindeki atıf hükmü ile artık fail, KVKK kapsamındaki faaliyetlerin hukuka aykırı bir fiil teşkil etmesi halinde doğrudan kişisel veri suçları kapsamında yargılanabilecektir.